Banu Demirci
Üye
- Aktiflik
-
- K.Tarihi
- 14 Haz 2017
- Mesajlar
- 3
- Puanı
- 0
Gömlek, yakın tarihimizde dünyadaki bütün toplumlarda en çok tercih edilen kıyafet. Okula giderken de, işe giderken de giydiğimiz bir kıyafet. En önemli toplantılarda ve düğün günlerimizde damatlık içine dahi giydiğimiz bir kıyafet. Ben de gömleğin tarihi nedir diye merak ettim, araştırdım. Aşağıda notlarımı görebilirsiniz.
Gömlek, ilk olarak 3. yüzyıl başlarında Roma’da “tunica interior” adıyla kullanılmış. Bu yüzden gömlek deyince akla gelen ilk ülke de İtalya oluyor. Bu dönemde gömlekler, bir kumaş parçasının ortasına kafanın geçebileceği kadar bir delik açılarak dikilmiş ve düğmesiz oldukları için kemerle birlikte kullanılmış. Daha sonra Fransa’da da yaygınlaşmaya başlayan gömleğe, 8. yüzyılın sonlarına doğru “chemise” (şömiz) adı verilmiş.
Mısırlılar onu, kolların ve başın geçebilmesi için bırakılan boşluklardan oluşan dikdörtgen bir keten parçası şeklinde giymekteydiler. Ortaçağda kraliyet ailelerinin önemli sembolüydü. 16. yüzyılda, dantellerle ve fırfırlarla süslenerek ağır ve soylu görünüme büründü. 18. ve 19. yüzyıllar Avrupa’da süslü ve çok katlı yakaların zamanıydı. Yakanın gömleğin en önemli unsuru olduğunun fark edilmesiyle birlikte, yaka gömleğe karakterini vermeye başladı.
Tarih öncesi atalarımızın ne zaman bir derinin ortasını delip içinden kafasını geçirerek, “Evreka! İşte bir gömlek!" dediğini bilmiyoruz. Bildiğimiz tek şey, 1800’lerin ikinci yarısına kadar gömleklerin böyle giyildiği. Önü açılan gömlekler ancak o tarihte ortaya çıkmış. O zamanlar yüksek, kolalı yaka ve manşetleri olan gömlekler, yalnızca bir giyim eşyası değil, bir sınıf ayrıcalığı göstergesiydi de. Yalnızca kol emeği ile uğraşmayanlar - “beyaz yakalı işçiler"- ya da toprak sahipleri, iş adamları ve kraliyet ailesi mensupları bu beyaz yakalı ve manşetli gömlekleri giyebilirdi. Çünkü gündelik işleri gömleklerinin kirlenmesine neden olmazdı.O günlerden beri, gömleğin tarihi esas olarak yaka stillerinin tarihi olmuştur. Yaka gömleğin en önemli unsuruydu; ilk fark edilen ve gömleğe karakterini veren şey oldu. Bu yüzden de zaman içinde en çok değişikliğe uğrayan şeyin yaka olması hiç de şaşırtıcı değil.
Avrupa Rönesansinin baslangicina kadar gömlek bir ic camasir olarak kullanilmaktaydi. Itibarli bir erkegin gömlegini göstermesi Kabul edilemez bir durumdu. Ancak Rönesans döneminde omuz, gögüs ve kol altinda dantel kullanimi, beyaz ketenin saklanmasi zorlastirdi. 1530 yilinda, giysilerin dar bir bantla katlanmasiyla gömlegin boyun ve bileklerde görünmesi Kabul edilebilir duruma geldi ve moda oldu. 19. yüzyilin sonlarinda gömlegin tamamen görünmesi kabul görmeye basladi.Bu zamanlarda gömleklerin yüksek, kolali yakalari vardi. Ancak 1917’de, yakanin boyunda yarattigi basincin, giyen kisinin gözleri icin sagliksiz bir durum oldugu anlasildi ve yaka bugünkü halini aldi; yaka kravat üzerine katlandi.
Renkli geniş kravatlarla uzun sivri yakalı gömlekler 1970’lerde altın çağını yaşamıştır. Spor giyimin doruğa çıktığı yıllar olan 1980’lerde ise erkek gömlek yakaları küçülmüş, kumaşlar iyice esnemiştir. 2000’li yıllarda ise gömlekle ilgili en önemli anekdot; hem rahatlık hem de şıklık olmuştur.
Gömlek, ilk olarak 3. yüzyıl başlarında Roma’da “tunica interior” adıyla kullanılmış. Bu yüzden gömlek deyince akla gelen ilk ülke de İtalya oluyor. Bu dönemde gömlekler, bir kumaş parçasının ortasına kafanın geçebileceği kadar bir delik açılarak dikilmiş ve düğmesiz oldukları için kemerle birlikte kullanılmış. Daha sonra Fransa’da da yaygınlaşmaya başlayan gömleğe, 8. yüzyılın sonlarına doğru “chemise” (şömiz) adı verilmiş.
Mısırlılar onu, kolların ve başın geçebilmesi için bırakılan boşluklardan oluşan dikdörtgen bir keten parçası şeklinde giymekteydiler. Ortaçağda kraliyet ailelerinin önemli sembolüydü. 16. yüzyılda, dantellerle ve fırfırlarla süslenerek ağır ve soylu görünüme büründü. 18. ve 19. yüzyıllar Avrupa’da süslü ve çok katlı yakaların zamanıydı. Yakanın gömleğin en önemli unsuru olduğunun fark edilmesiyle birlikte, yaka gömleğe karakterini vermeye başladı.
Tarih öncesi atalarımızın ne zaman bir derinin ortasını delip içinden kafasını geçirerek, “Evreka! İşte bir gömlek!" dediğini bilmiyoruz. Bildiğimiz tek şey, 1800’lerin ikinci yarısına kadar gömleklerin böyle giyildiği. Önü açılan gömlekler ancak o tarihte ortaya çıkmış. O zamanlar yüksek, kolalı yaka ve manşetleri olan gömlekler, yalnızca bir giyim eşyası değil, bir sınıf ayrıcalığı göstergesiydi de. Yalnızca kol emeği ile uğraşmayanlar - “beyaz yakalı işçiler"- ya da toprak sahipleri, iş adamları ve kraliyet ailesi mensupları bu beyaz yakalı ve manşetli gömlekleri giyebilirdi. Çünkü gündelik işleri gömleklerinin kirlenmesine neden olmazdı.O günlerden beri, gömleğin tarihi esas olarak yaka stillerinin tarihi olmuştur. Yaka gömleğin en önemli unsuruydu; ilk fark edilen ve gömleğe karakterini veren şey oldu. Bu yüzden de zaman içinde en çok değişikliğe uğrayan şeyin yaka olması hiç de şaşırtıcı değil.
Avrupa Rönesansinin baslangicina kadar gömlek bir ic camasir olarak kullanilmaktaydi. Itibarli bir erkegin gömlegini göstermesi Kabul edilemez bir durumdu. Ancak Rönesans döneminde omuz, gögüs ve kol altinda dantel kullanimi, beyaz ketenin saklanmasi zorlastirdi. 1530 yilinda, giysilerin dar bir bantla katlanmasiyla gömlegin boyun ve bileklerde görünmesi Kabul edilebilir duruma geldi ve moda oldu. 19. yüzyilin sonlarinda gömlegin tamamen görünmesi kabul görmeye basladi.Bu zamanlarda gömleklerin yüksek, kolali yakalari vardi. Ancak 1917’de, yakanin boyunda yarattigi basincin, giyen kisinin gözleri icin sagliksiz bir durum oldugu anlasildi ve yaka bugünkü halini aldi; yaka kravat üzerine katlandi.
Renkli geniş kravatlarla uzun sivri yakalı gömlekler 1970’lerde altın çağını yaşamıştır. Spor giyimin doruğa çıktığı yıllar olan 1980’lerde ise erkek gömlek yakaları küçülmüş, kumaşlar iyice esnemiştir. 2000’li yıllarda ise gömlekle ilgili en önemli anekdot; hem rahatlık hem de şıklık olmuştur.
[MENTION=289749]Banu Demirci[/MENTION] bu arada PR olayı kalktı artık.
