• Forum vBulletin altyapısından Xenforo altyapısına geçirildi, bu sebeple eski şifreleriniz ile foruma giriş yapamayacaksınız, parolamı unuttum adımından mailiniz ile şifre sıfırlayarak giriş yapabilirsiniz.

    Üyeliklerinde geçerli bir mail adresi olmadığı için sıfırlama yapamayacak kullanıcılar forum kullanıcı adlarını ve yeni şifrelerini yazarak info@maxigame.org adresine şifre sıfırlamak istediklerine dair bir mail göndersinler şifrelerini sıfırlayıp mail adreslerini güncelleyeceğiz. Şifreniz sıfırlandıktan sonra foruma giriş yapıp tekrar istediğiniz gibi değiştirebilirsiniz.

Final Fantasy III Hikayesi

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan IMLEGEND
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

IMLEGEND

Aileden
Aktiflik
K.Tarihi
23 Nis 2009
Mesajlar
9,353
Puanı
152
Konum
Damn Of Hell

(Oyunun büyük sürprizinin bozulmasını istemeyen okumasın!)
Kahramanlarımız depremden sonra düştükleri Ur’daki mağarada gezinirler. Büyük bir kristal bulurlar ve kristal onları yaklaşan tehlike konusunda uyarır. Onlar, kötü Zande’yi durdurması gereken efsanevi savaşçılardır.

Kasabaya geri döndüklerinde onlara bakıp, onları büyüten üvey anneleri ve babaları Nina ve Topapa’ya veda ederler ve düzeni geri getirmek üzere yola çıkarlar.

Ur’dan Kazus’a gelirler. Buradaki herkesin gölgeye dönüşmüş olduğunu görürler. Orada karşılaştıkları Cid onlara güneydeki çölde gizlediği hava gemisini ödünç verir (?).

Şehirdeki lanetin sorumlusu olan Jinn yakınlardaki Mühürler Mağarasındadır ve insanları eski haline döndürmek için oraya giderler. Mağarada Sassoon Prensesi Sara ile karşılaşırlar. Sara sahip olduğu sihirli Mitril Yüzük sayesinde Jinn’in lanetinde etkilenmemiştir. Sara’dan yüzük ile Jinn’in mühürlenebileceğini öğrenirler. Hep beraber mağarada ilerler ve Jinn’i bulurlar. Onu altettiklerinde Jinn’i yüzüğe hapsederler ve Sara ile Sassoon Kalesi’ne giderek kalenin altındaki havuza yüzüğü atarak büyüsünü kırarlar. Yardımları için Sassoon Kralı onlara bir kano verir (Ne ödül ama!).

Kasabanın çıkışı büyük bir kayayla kapatılmıştır. Şehrin demircisi Taca’nın da yardımıyla Cid’in gemisine bir koçbaşı yaptırırlar ve gemiyle kayaya çarparak onu patlatırlar. Ama gemi de yok olmuştur.

Kazus’dan ayrılıp Cid’in evinin olduğu Canaan’a gelirler. Cid’in evine gittiklerinde karısının hasta olduğunu görürler. Ona bir eliksirJ vererek iyileştirirler.

Şehrin yakınındaki dağa çıkmaya kalktıklarında yuvası dağın üstünde bulunan Bahamut onları yakalar ve yuvasına atar. Yuvada onlarla aynı kaderi paylaşan Desh ile karşılaşırlar. Desh hafızasını kaybetmiştir. Onları Bahamut’tan kaçmaya ikna eder ve hep birlikte yuvadan atlarlar. Düştükleri yer İyileşme Ormanı’dır. Orada Desh kahramanlarımıza insanları küçülten Mini büyüsünü verir ve hafızasını kazanmak umuduyla onlarla yola devam eder.

Desh’in verdiği büyüyü deneyerek küçülen kahramanlarımız bu halde midget cücelerinin Tozas isimli kasabasına girerler. Oradaki hasta bir midgete antidot vererek iyileştirmeleri üzerine midget de onlara kasaba dışına çıkabilmeleri için bir geçit açar.

Gizli yoldan geçerek bir Viking üssüne ulaşırlar. Vikingler Nepto isimli deniz ejderhası yüzünden denize açılamamaktan şikâyetçidir. Canavarı yok ederler umuduyla kahramanlarımıza bir gemi ödünç verirler. Grup Nepto’nun Türbesi(!)’ne gider ve Nepto’nun heykelinin elmas gözlerinden birinin dev bir fare tarafından çalındığını öğrenirler. Gözü ele geçirip yerine koyduklarında Nepto denizleri sakinleştirir ve onlara Su Dişi’ni verir.

Buradan ayrılan kahramanlarımız Gurgan Vadisine giderler. Burada geleceği görebilen kâhinler yaşamaktadır. Oradan onları kurbağaya dönüştürebilen Toad büyüsünü alırlar çünkü kâhinlerden biri Owen kulesine bu büyüyü kullanarak girmelerini, Desh’in kaderinin orada yattığını söylemiştir.

Kuleye girdiklerinde Desh, Owen’ın oğlu olduğunu hatırlar ve görevi kuleyi korumaktır. Bu sırada bir yaratığın saldırısına uğrarlar. Onu yenerler ama kuleyi çalıştıran mekanizma arızalanmıştır ve bir yangın çıkar. Desh yangını dindirmek için kendini ateşlerin içine atar.

Buradan ayrılan grup Cüce Mağarasına girer. Cücelerin değerli boynuzlarından biri Guzco tarafından çalınmıştır. Peşine düşüp boynuzu geri alırlar. Fakat yenilgisinin ardından onları gizlice takip eden Guzco bu sefer iki boynuzu da çalıp Ateş Mağarası’na kaçar. Orada bulunan Ateş Kristali ve boynuzların gücüyle kendini bir salamandere dönüştürür. Onu yenen kahramanlarımız Ateş Kristali’ni tekrar canlandırırlar.

Yolculukları onları Tokkle isimli bir kasabaya getiren kahramanlarımız, buranın bomboş olduğunu görürler. Esir alınıp Hyne’nin kalesine götürülürler ki Hyne burada Argass Kalesi insanlarını ve Tokkle halkını da esir tutmaktadır. Hyne’nin kalesi de aslında perilerin Yaşayan Ormanı’nın yöneticisi olan yaşlı ağaç Yggdrasil’dir. Hyne onu kaçırıp büyüyle uçan bir kaleye dönüştürmüştür. Kahramanlarımız esirleri kurtarır ve Hyne’yi yenerler. Yggdrasil’i de kurtardıkları için periler onlara Rüzgâr Dişi’ni verirler.

Argass Kralı onlara zaman aracını verir. Bunu Cid’e götüren gruba Cid uçan bir gemi yapar. Gemiyle açıldıklarında grup uçan bir kıtada olduklarını görür! Bu “Süzülen Kıta”yı Owen icat etmiştir ve havada kalmasını da Owen’ın Kulesi sağlamaktadır. Desh kendini ateşe atıp ateşi dindirdiğinde aslında koca kıtayı kurtarmıştır!

Süzülen Kıta’dan ayrıldıklarında bütün dünyanın sular altında olduğunu görürler. Bir ada bulurlar, orada da bir gemi enkazı. Enkazın içinde bir kadın yatmaktadır. Ona bir iksir vererek kendine gelmesini sağlarlar. Kadın isminin Elia olduğunu söyler, Suyun Bakiresi. Üzerinde Su Tapınağı bulunan başka bir adaya giderler. Elia orada Su Kristali’nin parçalarını bulur ve kristali birleştirmek için Su Mağarası’na giderler. Elia kristali birleştirmeyi başarır ama harcadığı güç onun için çok fazladır, bunu kaldıramaz ve ölür.

Artık Su Kristali de yenilenmiş ve dünya üzerindeki sular çekilmiştir.

Kahramanlarımız Amur isimli bir kasabaya gelirler. Burada gemileri Goldor isimli biri tarafından zincire vurulur. Goldor’un her şeyi altına dönüştürebilen altın bir kristali vardır ve Kristal Savaşçıları’nın onu elinden alacaklarından korkmaktadır. Goldor’un bataklıklarla çevrili malikânesine sadece uçan ayakkabılarla ulaşılabilmektedir ve onlar da Amur’un lağımında yaşayan Delilah isimli bir kadındadır. Oraya giren kahramanlarımın kendilerini Işığın Savaşçıları sanan dört yaşlı adamla karşılaşırlar ve onları bir grup goblinin elinden kurtarırlar. Delilah’yı bulduklarında ayakkabıları vermek istemez ama dört yaşlı adamın da yardımıyla ayakkabıları alırlar.

Ayakkabılar sayesinde Goldor’un malikânesine girerler. Kristalini korumak için gözü dönen Goldor ile savaşmak zorunda kalırlar. Yenilen Goldor Altın Kristal’i kırar. Neyse ki gemileri de zincirinden kurtulmuştur.

Gemileriyle Salonia Krallığı üzerinde uçarken bir top mermisi tarafından düşürülürler. Orada ikiye ayrılmış olan Salonia ordusunun kendi kendiyle savaşmakta olduğunu görürler. Askerler bunun Kral’ın danışmanı Gigames’in emri olduğunu söyler. Kral’ı kontrol eden Gigames kralın oğlu Allus’un kaleden sürülmesine sebep olmuştur. Allus kahramanlarımızın yardımını ister. İnsanlar Gigames’in gölgesinin efsanevi kuş Garuda’ya benzediğini söyler. Salonia’da bir Dragoon kulesi vardır ve Garuda’yı sadece Dragoon’lar yenebilir. Oraya girip Dragoon donanımlarını alır ve Dragoon olarak kuşanırlar.

Oğlu Allus ile kaleye geldiklerinde Kral onlara gecelemeleri için bir oda verir. Gece yarısı Kral odaya gelir. Niyeti Gigames’in etkisi altında oğlunu öldürmektir. Ama kral bunu yapamaz ve bıçağı oğlu yerine kendine saplar. Buna kızan Gigames, Garuda’ya dönüşür. Kahramanlarımız Dragoon yetenekleriyle Garuda’yı yenerler. Salonia Kalesi özgürlüğe kavuşunca kahramanlarımıza yeni bir gemi verirler, Nautilus’u.

Yeni gemilerinin hızı sayesinde güçlü rüzgârları olan bir vadiye girerler. İçinde bir sürü Moogle yaşayan bir ev bulurlar. Burası Dorga’nın evidir. Dorga, büyük büyücü Noah’ın ölmeden önce büyü dünyasını emanet ettiği öğrencisidir. Noah ayrıca rüya dünyasını Unne’ye, insanların dünyasını da Zande’ye emanet etmiştir. Ama Zande kendisine verilen bu dünyayı hor görmüştür. Şimdi ise bütün dünyaların gücünü istemektedir.

Dorga onları Büyü Çemberi Mağarası’na götürür. Burada gemilerine yaptığı büyü sayesinde su altında gidebilmesini sağlar. Dorga onlara Su altında bir mağarada uyumakta olan Unne’yi uyandırmalarını söyler. Bunun için Noah’ın Kopuzu’nu bulmalarını söyler.

Sular altındaki Zaman Tapınağı’nda kopuzu bulurlar ve onunla Unne’yi uyandırırlar. Unne onlara Ateş Dişi’ni verir. Antik Harabeler’e giderler ve orada Unne onlara görevlerinde yardımcı olsun diye kadim hava gemisi Invincible’ı verir.
Yeni gemileri sayesinde Karanlık Mağarası’na ulaşırlar ve oradan da Toprak Dişi’ni alırlar.

Bu topladıkları Su, Rüzgâr, Ateş ve Toprak Dişleri, Görevin Heykelleri tarafından korunan bir kıtaya girebilmelerini sağlar. Burada Ataların Labirenti’ni bulurlar ve içeride de Toprak Kristalini bulup tekrar parlamasını sağlarlar.

Yolun sonunda Zande’ye ulaşamazlar ve Dorga’ya geri dönerler. Dorga ve Unne onları Dorga’nın mağarasına götürürler. Burada kahramanlarımızdan onları öldürmelerini isterler! Böylece açığa büyük bir enerji çıkacak ve Yasak Diyar Eureka ve Sylx Kulesi’ne girişler açılacaktır. Yapılmak zorunda olan şey yapılır ve grup Ataların Labirenti’nde açılan geçitten geçer.

Yasak Diyar Eureka’da dünyanın en güçlü silahları ve en güçlü yetenekleri vardır. Kahramanlarımız buradan Ragnarok, Excalibur, Masamune gibi birçok güçlü silahı elde ederek Sylx Kulesi’e çıkarlar.

Kulenin tepesinde Zande’yle karşılaşırlar. Zande onları dondurur ve canlandığında onları yiyecek olan beş ejderhanın karşısında bırakır. Birden Unne ile Dorga belirir ve ejderhaların canlanışını engellemesi için Cid’i, Allus’u, Sara’yı, kulede aleve atlamasına rağmen hala hayatta olan Desh’i ve dört yaşlı adamdan birini yardıma çağırır. Beş dostun varlığı ejderhaları durdurur. Kahramanlarımız kurtulup Zande’yle savaşıp, onu yenerler. Fakat Zande’nin dünyayı yok etmek için çağırdığı Karanlık Bulut onları yener. Bu sefer de beş dostun ruhlarının gücüyle hayata döndürülürler ve Karanlık Bulut’un peşinden Kara Dünya’ya geçerler.

Burada Kara Bulut tarafından dört kara kristale hapsedilmiş olan Karanlık Savaşçılarını kurtarırlar.

Çok eski zamanlarda Işığın Gücü çok artmış ve iki dünyayı da yok etmek üzere tehdit oluşturduğunda dört Karanlık Savaşçısı ortaya çıkmış ve buna engel olmuştu. Şimdi ise Karanlık iki dünyayı da yok etmekle tehdit ettiği için Kahramanlarımız Karanlık Savaşçıları’nın da yardımıyla Karanlık Bulut’u yok etmeliydi. Kurtardıkları savaşçılar onlara güçlerini bağışladı ve Işığın Savaşçıları Karanlık Bulut’u sonsuza dek yok etti!
 
Geri
Üst