• Forum vBulletin altyapısından Xenforo altyapısına geçirildi, bu sebeple eski şifreleriniz ile foruma giriş yapamayacaksınız, parolamı unuttum adımından mailiniz ile şifre sıfırlayarak giriş yapabilirsiniz.

    Üyeliklerinde geçerli bir mail adresi olmadığı için sıfırlama yapamayacak kullanıcılar forum kullanıcı adlarını ve yeni şifrelerini yazarak info@maxigame.org adresine şifre sıfırlamak istediklerine dair bir mail göndersinler şifrelerini sıfırlayıp mail adreslerini güncelleyeceğiz. Şifreniz sıfırlandıktan sonra foruma giriş yapıp tekrar istediğiniz gibi değiştirebilirsiniz.

Sistem Gereksinimleri / Oyunun Hikayesi / Birkaç İpucu

  • Konuyu başlatan Konuyu başlatan MyNumber1
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

MyNumber1

Daimi Üye
Aktiflik
K.Tarihi
2 Tem 2012
Mesajlar
95
Puanı
4
Konum
Ankara
Min. Sistem:
Windows Vista/XP, 3 Ghz Pentium 4, 1 GB RAM,
Shader Model 2.0 Geforce 6600, 32 GB HDD Alanı


Şunu bilin ki prensim kabaran okyanuslar,
Atlantis'in görkemleri şehirlerini yutmasıyla o güne kadar görülmemiş bir çağ
başlamıştı. Aryas'ın oğullarının doğduğu bu çağda, yeryüzündeki imparatorluklar,
gökteki yıldızlar kadar, belirgin, ancak dağınıktı. İşte bu çağda, Kimmeryalı
Conan geldi. Bu elinden kılıcını hiç bırakmayan, kara saçlı, şahin gözlü yiğit,
bütün imparatorlukları, sandallı ayağı altında ezmek istiyordu...

Bir Nemedya Efsanesi

Conan'a ait her macera, bu şiirle
başlar. Karakterin yaratıcısı Rober E. Howard'a göre, onun hikayesini en iyi
özetleyen cümlelerden biriydi bu. Bu barbar, hırsız ve kiralık savaşçının
hikayeleri Hiberya'da dilden dile dolaşır. Bomboş bir hayat yaşayan gençler,
Conan'ın hikayelerini duydukça, ilham alır, hayata karşı ümitleri artardı.
Robert E. Howard'ın yarattığı bu tarih öncesi dünya, bugün bile ilgimizi
çekiyor. 1932'de yazılan Conan'ın popülaritesi hiçbir zaman eksilmedi. Tersine,
yazarından bile uzun ömürlü şekilde, sürekli kendine yeni hayranlar ve farklı
anlatım şekilleri buldu. Funcom tarafından geliştirilen Age of Conan oyunu
sayesinde, 76 yıldan beri insanların hayallerini süsleyen bir şey gerçek oldu.
Artık tarih öncesi, çağlarda geçen Conan’ın vahşi dünyasında özgürce dolaşmak
mümkün. Bu özel tanıtım yazısını üç parçaya ayırdım. Özellikle, karakteri yeni
tanıyanlar için çok yardımcı olacak. Çizgi roman ya da filmden aşina olanlar
için ise, Conan’ı daha yakından tanıyabilecekler. İlk önce, karakterin
yaratıcısı Rober E. Howard'ın hayatını anlatacağım. Howard'ın düşünceleri ve
hayatını öğrendikten sonra Conan daha da anlamlı hale gelecek. Daha sonra ise,
oyunun geçtiği tarihe yani Conan’ın krallığna kadar, karakterin başından
geçenleri özetleyeceğim. Sanırım üçüncü kısım ise, herkesin en çok merak ettiği
yer. Age of Conan’ın tanıtımı burada yer alacak...


Modern çağların, ilkel yazarı

Robert E. Howard 22 Ocak
1906'da Teksas'da doğdu. Tüberküloz hastası anne ve Doktor bir babanın
çocuğuydu. Babasının mesleği nedeniyle, genç yaşında birçok şehri ve eyaleti
dolaştı. Tüm bu şehirleri dolaşırken, oranın kendine has hikayelerini
dinlemekten zevk alıyordu. Hayalet öyküleri, kölelerin yaşamı, kızıl derililerin
savaşları. Amerikan İç Savaşı ve onun kanlı hikayeleri, Robert'ın hoşuna
gidiyordu. Bu hikayeler sayesinde tarihe olan merakı artmaya başladı. Okumayı
öğrendikten sonra, tarihi figürleri ve özellikle ilkel çağları incelemeyi
başladı. Bu sıralarda, annesi ona şiir sanatını öğretti. Genç Robert 15
yaşındayken iş hayatına atıldı. Para kazanmak için, kartpostal sattı,
gazetecilik ve avukat katipliği yaptı. 18 yaşına geldiğinde ise, yavaş yavaş
aklındaki bu bilgileri harmanlayıp, kendi dünyasını içeren yazılar yayınlamaya
başladı. Wierd Tales adlı dergiye, ilk olarak, elinden kılıcını hiç bırakmayan,
acımasız ve savaşçı barbarların hikayelerini yolladı. Tarihe hobi olarak devam
ederken, dikkatine, kovboylara has silahlı, düellolar ve dövüş sanatları çekmeye
başladı. Buna, büyücülük, iyilik ve kötülüğün amansız savaşı gibi unsurlar da,
eklenince, hikayeleri de bu yöne kaymaya başladı. Ancak hayatının bu döneminde,
istediği başarıyı bir türlü yakalayamadı…
İlerleyen yıllarda ise, fiziki
dövüş becerisinin çok önemli olduğunu düşünmeye başladı. Bu yüzden bu tarz
sporları inceledi. Özellikle boks büyük ilgisini çekti. Geçici süre barmen
olarak çalıştığı bu dönemde, insanların para kazanmak için dövüştüğü yarı bar,
yarı dövüş salonu mekanları tanıdı. Merakı ilgiye dönünce, kendi de boks yapmaya
başladı. Pek parlak bir boksör olmasa da, teke tek dövüşün cazibesi hoşuna
gitti. 20'li yaşlarının ortasında ise, kendi fantezi dünyasını iyice
geliştirmeye başladı. Atlantis'in barbar kralı Kull'la ilgili şiirler ve kısa
hikayeler yazdı. Daha sonra ise genç Barbar Conan’ın hikayelerini yarattı. Conan
onun kısacık hayatında, tecrübe ettiği her şeydi. Bu dünyada barbarlar, farklı
kültürlere sahip komşu ülkeler, dev yaratıklar, iyiler ve kötüler vardı. Conan
hayata kalmak için, her zaman teke tek dövüşe girerdi. Conan hikayeleri
yayınlanmaya başladığından itibaren büyük ilgi gördü. Robert Howard’ın Conan
hikayeleri, Tolkien'in Yüzüklerin Efendisi'nin sokaktan gelme rakibi olarak
anılır. Tolkien hikayelerini yazarken, her ne kadar akademik araştırmalardan ve
efsanelerden etkilendiyse, Howard ise sokaktaki insanların, yaşamlarından ve
onların yarattığı hikayelerden etkilenmiştir...

i3.jpg


Bu başarılı dönemlerinde bile Robert, nedensiz bir
bunalımın içindeydi. Kendini düşlediği hayatın uzağında hissediyor, başarılı
olup olmadığı konusunda ciddi kuşkular duyuyordu. Conan’ın krallığa doğru giden
hikayeleri yayınlanırken, Howard’da başarısız intihar girişimlerinde bulundu.
Hikayeleri sayesinde, Teksas’ın en zengin ve ünlülerinden biri olmuştu. Ancak 11
Haziran 1936'da annesinin ölümü sonucu bunalıma girdi. Yazı makinesinin önüne
geçti, "Her şey olup bitti. Ölülerin yanacağı ****lar, üzerine yatırın beni.
Ziyafet sona erdi, söndürün kandilleri". Son şiirini de yazdıktan sonra, 30
yaşında intihar etti. Trajik ölümü, Amerika’daki hayranları kadar, edebiyat
çevresini de sarsmıştı. Son hikayesi ise, trajikomik bir şekilde ölümünden kısa
süre önce, Wierd Tales dergisinde yayınlandı. Robert Howard, gerçekten yaşamak
istediği hayatı, Conan hikayelerinde anlatmıştı. Genç yaşında ölmesine rağmen,
bu hayat kendisi gibi olanları büyüledi ve adı hep ölümsüz kaldı. Yıllar
içerisinde, hikaye hep canlı tutuldu. Çizgi romanlar ve filmlere konu
oldu...

Conan’ın yaşadığı dönem ve Hiberya çağının ne zaman olduğu tam
olarak bilinmez. Ancak yazar, Atlantis batışıyla, Antik devletlerin kurulması
arasında geçen zamanda olduğunu söyler. Bu da bilinen tarihin öncesidir.
Conan’ın macerası, doğumuyla birlikte başlar. Kimmeryalı bir demircinin oğlu
olan Conan, Vanaheim’lerle yapılan bir savaş sırasında doğar. Kimmeryalılar,
savaş alanında doğan çocukların kaderinde kral olmak olduğuna inanırlar.
Conan’ın daha doğuştan kaderi çizilmiştir.

Kimmerya kuzeyin karlı
dağlarında kurulmuştur. Buradaki yaşa çok zordur. Kimmeryalı olarak doğan çocuk,
her zaman güçlü olmalıdır çünkü, hem doğa, hem vahşi hayvanla hem de komşu
kabileler onların düşmanıdır. Kimmeryalı’lar Crom’a taparlar. Crom dağında
yalnız yaşayan savaşçı bir tanrıdır. Kullarının kendisine yalvarmasını istemez.
Onlara her zaman güçlü olmaları öğüdünü verir. Crom ancak, kulları yeterince
güçlü olursa ve savaş alanında büyük, başarılar kazanırsa, daha büyük zaferler
için yardım eder. Kimmeryalı’lar bu ortam içinde en büyük savaşçılar olarak
yetişirdi. Conan ‘Savaşta Doğan’ olarak anıldığı için hiçbir zaman çocukluğunu
yaşayamadı. Arkadaşları onu kıskanır ve yanlarını almazlardı. Bu yüzden o da
büyüklerin yanına gider ve onların savaş öykülerini dinlerdi. Özellikle, tüm
dünyayı dolaşan dedesi ona farklı kültürleri ve bir barbarın hayal bile
edemeyeceği medeniyetlerden bahsetti. Bir Kimmeryalı için hayat, doğmak,
çalışmak ve ölmeye değer bir savaşta can vermekten ibaretti. Neredeyse hiç
kimse, köyünden ayrılmazdı. Genç Conan ise daha 15 yaşındayken yetişkinliğe
ulaşmıştı. 1.95 boyunda ve 85 kilo ağırlandıydı. Vanaheim savaşına katıldı ve
burada büyük kahramanlıklar gösterdi. En yeteneklilerin bile öldüğü bir savaşta
o hayata kalmıştı. Böylece Conan tıpkı, yazarı gibi hayata atılmış oldu. 17
yaşına geldiğinde ise kahramanlıkları köyüne yetmez oldu. Bir yandan
kıskanılıyor bir yandan da saygı duyuluyordu. Conan hep merak ettiği Hiborya
dünyasını görmek için yola çıktı. Tıpkı Robert E. Howard gibi, farklı kültürler
görecek, insanları hayrete düşüren ve kanını donduran hikayeler dinleyecekti.
Bazen ise bu korkunç yaratıklarla karşılaşacak, hatta onları öldürecekti.


i4.jpg


Conan çok merak etitği medeniyete ulaşmaya
çalışırken, Vanehiem’le savaşan Aesir çetelerine katıldı. Bu ufak savaşlar
sırasında, Kimmerya’lıların pek hoşlanmadığı ve hayvan gibi gibi gördükleri
Aesir’lerin de aslında kendilerine benzediğini öğrendi. Yıllar boyunca, her
macerada ve tecrübe ettiği olayda, kendine has bir felsefe geliştirdi. En
önemlisi her zaman kazanılamayacağını öğrendi. Yenilgi kesinse, kaçmak ve
yeterince güçlenince intikam almak en iyisiydi. İnsanları köle haline getiren
Maymun adamlara karşı, düzenlenen isyana liderlik yaptı. Daha sonra ise Vanirli
köle tüccarlarının eline düştü. Hayata kalmak için ölüm çukurlarında dövüşen
gladyatörlerden birisi oldu. Buradan kurtulduktan sonra ise yolculuğuna devam
etti. 18 yaşına geldiğinde ise ilk medeniyeti gördü. Buradan başta çok
etkilendi. Hayata kalmak için hırsızlık yapmaya başladı. Ünlü Fil Kulesi
macerasında, hırsızlık tutkusu başına ilk belasını açtı. Fil şeklindeki bilge
bir ırktan geriye kalan, son kişiye de yardım ettikten sonra yolculuğuna devam
etti. Zamanla medeniyet onun için, sadece ikiyüzlüler ve zayıf insanların yuvası
olacaktı. Her daim yabana kaçmaya gayret etti. Ancak medeniyeti de sürekli
sevdi. Hırsızlık yaparken, iskeletlerle ve güçlü büyücülerle karşılaştı.
Kadınlara ve içkiye olan tutkusu, çoğu zaman kazandığı paraların, çalınmasına
neden oldu. Hiborya’nın acımasız şehirlerinde, bazen Conan bile kendi parasını
koruyamıyordu.

Daha sonra ise, Hirkanya savaşlarına kiralık kılıç olarak
katıldı. Artık biraz daha büyümüş olan Conan, kendisi gibi bir başka ünlü
karakterle Kızıl Sonja ile karşılaştı. Kızıl Sonja, ancak kendini yenecek bir
erkekle, sevgili olacağına dair yemin etmişti. Conan’da bunu başaran tek
erkekti. Kahramanlıkları sayesinde, Turan kralının dikkatini çekti. Bir süre
onun korumalığını yaptı. Buradan da sıkılınca, dünyayı tekrar dolaşmak için,
Türk’lerden esinlenip yaratılan Turan’lardan da ayrıldı. Conan dış dünyadan
sıkıldıkça, Kimmerya’ya geri dönerdi. Buradaki yaşam onu sıkmaya başlayınca ise
yolculuklarına devam ediyordu. Güneye gidip, kılıç sanatını öğrendi. Başı
yasalarla derde girince ise, bir süre için kendini denizlere attı. Korsanlar
Kraliçesi Belit’i etkileyen Conan onun sevgilisi ve en iyi savaşçısı oldu.
Sayısız deniz savaşına katıldı. Bu maceraları sayesinde, Amra yani aslan olarak
ün saldı. Belit’in ölümüyle birlikte, korsanlar arasındaki macerası da sona
erdi. Tekrar dünyayı dolaşırken, kiralık asker olarak birçok savaşa
katıldı.

Peşi sıra yaşadığı maceralar boyunca, zaferler kadar,
yengililerde gördü. Düşmana tutsak düştü. Ölmesi için çarmığa gerildi. Ancak her
seferinde kendini bekleyen kaderi sayesinde kurtuldu. En sonunda, Akilonya
ordusuna katıldı. Buradaki başarıları sayesinde general oldu. Kendisini uzaktan
izleyen, Akilonya’nın deli Kralı Numedises’in dikkatini çekti. Conan’dan korkan
ve kıskanan kral, onu ortadan kaldırmak için bir plan yaptı. Conan’a ilaçlı
şarap verdi ve onu idam edilmek üzere Demir Kule’ye hapsetti. Kraldan rahatsız
olan, ülkenin ileri gelenleri Conan’ın zindandan kaçmasını sağladı. Daha sonra
ise, krala karşı yapılacak bir isyanın lideri olması için Conan’ı ikna ettiler.
Savaş alanında Conan Numedises’i öldürdü ve en sonunda kaderini gerçekleştirip,
Akilonya kralı olmayı hak etti…

Conan çağı
başladı...


Funcom’un Age of Conan: Hyborian Age ile ilgili bir çok
vaat vermişti. Özellikle dövüş sistemi konusunda firma kendinden çok emin.
Senaryo olarak ise tüm Conan hikayelerini gözden geçirip, çizgi romanlarda
incelenmiş. Sonucunda iki taraf için de uygun bir hikaye bulunmuş. Age of Conan
piyasaya normal ve Koleksiyon Versiyonu (Collector Edition) olarak sunuldu.
Kısaca Collector Edition, özellikle Conan fanatikleri için doyurucu bir içerik
sunuyor. Kutusu bavul denilebilecek büyüklükte. Üzerinde hologramla resmedilmiş
bir aslan arması, yani Kral Conan’ın simgesi var. Kutu bir kitap ya da taş
kaideye benzetilmeye çalışılmış. Kısacası ikisine de benziyor. Açılınca, ilk
önce solda Kral Conan’ın tahtında oturmuş görkemli bir resmi karşılıyor bizleri.
Sağ tarafta ise, Conan’ın medeniyet ve barbarlıkla ilgili söylediği felsefi
sözleri var. İçerik olarak, suni deri üzerine yapılmış, Hiborya haritası,
oyundaki hemen her şey hakkında kısa bilgiler ve detaylı resimler içeren Consept
Art book ve dört DVD’den oluşan set var.

i5.jpg


Bu dört DVD’in ikisi, oyunun kurulumu için gerekli.
Üçüncü DVD ise Bonus Disk. İçerik olarak gayer doyurucu, oyunun yapım
belgeselli, yapımcıların röportajları. Age of Conan’ın gelişim sürecinde geldiği
evreler. Konsept resimleri, ve 80 level oyuncular için özel tasarlanmış,
dungeonları analatan videolar var. Son DVD ise 25 parçalık oyunun enfes
müziklerini içeriyor. Ayrıca oyun sırasında /claim komutunu kullanıp, tüm
tavernalarda bedava içki veren pelerin ile, belirli bir level’e kadar, öldürülen
düşmanlardan daha fazla XP alınmasını sağlayan, yüzüğe ulaşılıyor…

Uzun
süren bir yükleme aşamasından ve 1 GB'a yakın bir patch macerasından sonra,
nihayet oyun başlıyor. Bizi ilk karşılayan şey, Kral Conan’ın taht odasında
geçen kaliteli bir video. Oyunun ana konusunun anlatıldığı bu videoda en çok
dikkat çeken ise Conan’ın modellemesi. Genel olarak çizimlere ve kitaptaki
tasvirlerine benziyor. Ancak bundan fazla ilgimi çeken ise, Conan’ın üzerindeki
sayısız kesik yarası oldu. Tüm ömrü savaşlarla geçmesine rağmen, genelde çizgi
roman ve çizimlerde Conan sağlam gösterilir. Ancak burada gerçeğe uygun halde
tasvir edilmiş. Aqulonia’ın dört bir yanı düşmanlar tarafından kuşatılmış halde.
Ancak Conan’ın emrinde yeterli adam yok. Bu krizden kurtulmak için Kral Conan
tam kendine yakışır bir karar veriyor. Eli silah tutan ve işe yarar herkesi
toplayıp, düşmana karşı savaşmak gerektiğini düşünüyor. Tabii ki bu işe yarar
kişi grubu ise biz oyuncular oluyoruz. Video bittikten sonra login olup, ana
menüye geçiyoruz. Sağ taraftaki serverlardan birisi seçildikten sonra, sol
taraftan karakter yaratılmaya başlanıyor.

Age of Conan’ın karakter
yaratma ekranı bir mmporg’a göre gayet detaylı. Önce karakterimizin cinsiyetini
seçiyoruz. Daha sonra ise her iki cins için verilmiş onlarca farklı tip
kombinasyonları seçebiliyor. Sert, yumuşak, yaşlı, yorgun gibi yüz seçenekleri
var. Her biri gayret detaylı modellenmiş. Zaten oyunun istediği yüksek sistem
sayesinde bu anlaşılıyor. Kadınlar için, makyajın türü ve miktarı erkekler için
ise onlarca sakal ve bıyık türü var. Özellikle, Türklere has pala bıyık ve
sarkık bıyık benim hoşuma gitti.

Karakterin oyunda kullanacağı ses, boyu
ve vücut yapısı gibi detaylar da buradan ayarlanabiliyor. Daha sonra ise, göz
rengi saç modelleri ve renkleri de seçiliyor. Yüz boyası, yaralar, kılıç ya da
vahşi hayvan izler, dövmeler gibi aksesuarlarda karakter yaratma ekranında
mevcut. Bir de bana bu kadar detay yetmez diyenler için, ‘Gelişmiş Detaylar’
bölümü var. Burada karakterin yüzündeki, gözlerinin kısıklığı, burun büyüklüğü,
dudakları gibi her türlü detay ayarlanabiliyor. Biraz uğraşıldıktan sonra,
kendinize en uygun tipi seçebilirsiniz. Kadınlarda ise, bacak kalınlığı, bel
genişliği, göğüs büyüklüğü, karnın boyutu gibi birçok detay var. Her ne kadar
karşılaştırmak uygun olmasa da, Funcom’un özellikle World of Warcraft’ın
eksikliklerini araştırıp, onlar üzerinde çalıştığı daha bu ekrandan belli
oluyor. Özellikle diğer dikkat çeken, bu tamamlama çalışmalarını ise yazının
ilerleyen bölümlerinde dikkat çekeceğim...

Oyunda seçile
bilir üç ırk var. Bunları kısaca özetlemek gerekirse...


The
Aquilonians: Conan tarafından yönetebiliyorlar. Her ne kadar din konusunda
serbest olsalar da genelde bu topraklarda Mitra inancı vardır. Mitra
Hiborya’daki en barışsever ve kullarını mutlu etmeye çalışan tanrıdır.
Akilonyalılar büyük şehirlere ve medeni bir kültüre sahiptir. Ancak bu ufak
detaylar onların savaşçı ruhlarına gölge düşürmez. Doğuştan Soldier (Asker)
sınıfına yeteneklidirler. Oyunda seçebildikleri sınıflar ise, Tüm Soldiler
Class’lar ve Priestler arasında ise Mitra Rahipleri.

The Cimmerian (
Kimmaryalı) Kuzeydeki dağlarda yaşayan bu ırk bağımsızlığına düşkünlüğüyle
tanınır. Tarih boyunca kendilerini boyunduruk altına almaya çalışanları, pişman
etmişlerdir. Savaşçı ve acımasız tanrı Crom’a taparlar. Crom’un onlardan
istediği, güçlü birer savaşçı olmaları ve her daim işlerini kendileri
görmeleridir. Kimmerya’nın zorla hayat koşulları sayesinde, ufak yaşta hayata
atılan bu insanlar, doğuştan savaşçı ve izci özelliklerine sahiptir. Tüm
yeteneklerine karşın, Conan’ın ırkdaşları medeniyetten nasiplerini
almamışlardır. Irklarına büyü yasak olduğu için Mage olamazlar. Her türlü
Soldier Class’ını seçebilirler. Bear Shaman olabilirler ya da bir Rogue olarak
Ranger ve Barbarian olma şansları vardır.

The Stygian: Kadim ve büyü
üzerinde doğuştan yetenekli bir ırk. Karanlık tanrı Set’e taparlar. Onun için
insan kurban ettikleri de olmuştur. Bu ırkın güçlü büyücüleri Conan’ın başına
her zaman bela olmuştur. Yine de bu zor savaş durumunda onlarında yardımına
başvurabilir. Yılan tanrının emriyle, Stygian’lar rahip ve büyücü sınıfı üzerine
yoğunlaşmıştır. Priest olarak Tempest of the Set’i seçebilirler. Büyücü olarak
tüm yollar onlara açıktır, Necromancer, Horalds of Xotli ve Demonologits
seçebildikleri Mage classlarıdır. Rogue olarak ise Assassin ve Ranger
olurlar.

i6.jpg


Yaratma ekranın arka planı bir gemi olarak
tasarlanmış. Oyundaki yaşamımız burada başlıyor. Erkek karakterler, kürek çeken
esirlerken, kadınlar ise harem kısmında bulunan köleler. Çıkan bir fırtınayla
gemi alabora oluyor. Yaratığımız karakter ise ufak bir boğulma deneyiminin
sonucunda kıyıda kendine geliyor. Burada Conan hikayelerinden tanınan.Rahip
Kalanthes tarafından uyandırılıyoruz. Bize bulunduğumuz adanın genel durumunu
anlatıyor. Oyundaki ilk 20 level için durağımız, özel eğitim bölümü Tortage.
Kısaca burada, hem oyunu öğrenirken hem de Age of Conan’ın genel anlamda bize
sunacaklarını tecrübe ediyoruz. Bu kısım biraz daha oyunun single player
özelliklerini ön plana çıkartıyor. İlk önce dikkat çeken unsur NPC’lerle diyalog
kurabilmemiz. Bu önemli bir özellik, yaratığımız karaktere daha fazla kişilik
sunmamızı sağlıyor. Ayrıca oyuna katılımımız da artıyor. Ancak bu özellik orta
derecede İngilizce bilmeyenler için, bazen kabus olacak. Oyunun ilerleyen
levellerinde karakter diyalogları önemli yer tutuyor. Eğer her önüne gelen
karakterle ters konuşup, bela ararsak, cidden buluyoruz. Ancak düzgün konuşup
daha yardım sever bir oynanış tarzı kullanırsak, quest yapmak kolaylaşıyor.
Oyunun 18 yaş sınırı olması, ve Hiborya’nın vahşi topraklarında olduğumuz için,
NPC’lerle diyaloglarımız da tehditler ve küfürler de yer almış...

Peki
Funcom’un çok iddialı olduğu dövüş sistemi nasıl olmuş? İlk bakışta farklılığı
hemen dikkat çekiyor. Bilgisayara aktarılmış RPG’ler her ne kadar grafiklerle
süslenmiş de olsa, masaüstü RPG’lerin temel kurallarını sürdürmeye devam
ederler. Yani dövüşlerde klasik zar atma usulü vardır. Oyuncu rakibine vururken,
bilgisayar zar atar ve çıkan sonuca göre damage değerlerini oyuna yansıtır. Age
of Conan öncellikle, oyuncuları bu atmosferden kurtarmaya çalışmış. Bunun için
ise, 1-2-3 tuşlarıyla etkinleşen dövüş hareketleri geliştirilmiş. Rakibe,
soldan, sağdan ve ortadan vurulabiliyor. Dövüş m****a oyun direk kendisi
geçmiyor. Rakibe tıkladıktan sonra, bu üç tuşu kullanıp vuruyoruz. Eğer biz
tuşlara basmazsak, karakterimiz rakibe vurmuyor. Buradaki amaç tabii ki,
oyuncuların dövüşe kendilerini daha çok kaptırmaları ve etkileşeme geçmeleri.
Rakibin üzerinde, zırhının güçlü noktalarını gösteren ok işaretleri çıkıyor.
Eğer sol tarafta ve ortada koruması daha fazlaysa, sağdan hamle yapıldığı zaman,
düşmanlar daha çok darbe alıyorlar. Bu şekilde, teke tek kılıç dövüşlerinin
temel prensipleri oyuna aktarılmış. Dövüşler Hiborya’ya yakışır şekilde, kanlı
ve şiddetli olmuş. Dövüş sistemin yeniliği ise combo sistemi. Oyunun şiddeti bu
sistemle kat be kat artıyor. Level atladıkça kendi kendine gelişen bu combolar,
dövüş sırasında rakibe daha fazla damage verdiği gibi, bitirici vuruş olarak da
kullanılıyor. Doğru sırayla yapılan kombolar, class’ın özelliklerine göre,
rakibe en acılı ölümü veriyor. Kılıç ile kafa kesme, bıçak ile gırtlak
parçalama, kalp sökme, vücut organlarını kesme sadece birkaç basit örnek.
Dövüşlerdeki bu şiddet dozu sayesinde, Conan hikayelerine has vahşeti birebir
yaşamış oldum. Özellikle Conan’la haşır neşir olanlar bu sistemi çok sevecekler.
Bir çok rakibinin aksine Age of Conan kandan fedakarlık yapmamış. Dövüşler
sırasında, vücut parçaları kopuyor ve etraf kan gölüne dönüyor. Bitirici
vuruşlar yapılınca ise, sıçrayan kanlar ekrana yapışıyor. Oyuncunun şiddetti
yaşaması için her şey yapılmış. Dövüş sistemine alışmak biraz zor olsa da, konu
aldığı dünyanın ruhunu yansıtıyor...

Karakterin giydiği kıyafetler ve
kullandığı silahların ise yer yer hataları olsa da çok detaylı modellenmiş.
Karaktere zoomladıkça, kıyafetlerin detayları da artıyor. Kıyafet tasarımları,
çoğunlukla çizgi romanlar ve diğer görsel Conan materyalleri referans alınarak
yaratılmış. Irklar ve classlar, kültürlerini yansıtacak kıyafet türlerini
giyebiliyor. Giysilerin, verdiği özellikler ise combo ve damageları artırıcı
şekilde ayarlanmış.

Gelelim oyunun harita sistemine. Harita konusunda
oyunda ilginç bir sistem uygulanmış. Lag ve yoğunluk sorununu çözmek için
geliştirilen bu sistem şu şekilde çalışıyor. Bir bölgede yoğunluk varsa, oyun
sıfırdan yeni bir harita yaratıyor ve oyuncular buraya geçiyor. Ancak
arkadaşlarıyla aynı bölgede oynamak isteyen oyuncular için sorun yaratmış. Her
ne kadar haritanın üzerinden bölgeler ayarlanabilse de, şimdilik vaat ettiği
şeyleri tam olarak yerine getiremiyor. Bunun dışında oyunun harita sisteminin
parça parça olması hemen dikkat çekiyor. Özellikle World of Warcraft’da olduğu
gibi, bir şehirden çıkıp, yürü yürüye tüm dünyayı dolaşmak imkansız. Bir
şehirdeyken bir eve girdiğiniz, hemen ufak bir yükleme ekranı çıkıyor. Bittiği
zaman ise bu mekanın içindeyiz. Bunun nedeni ise açık, oyunun sahip olduğu fazla
gelişmiş grafikler, yukarıda bahsettiğim bölge sistemi, oynanışa bu tarz
sınırlar getirmiş. Bunların yüklemesini yapmak için, bu ekranlar şart olmuş.
İlerleyen zamanlar da buna çare gelir mi bilemem ama, Age of Conan dövüş
sistemindeki yaratıcılık ve gerçekliği, harita sisteminde yansıtamamış. Ancak bu
göze batan ufak bir ayrıntı.

Şehirlerin tasarımı ise bulunan bölgenin
kültürünü yansıtıyor. Hiborya bela dolu ve tehlikeli bir yer. Şehirlerde
korumalar, hırsızlar, yerine göre korsanlar dolaşıyor. Bunlara bulaşmamak için
dikkatli olmak lazım. Grup halinde dolaşmakta başka bir çözüm. Etrafta dolaşan
belalı NPC’lerle dalaşınca, hemen arkadaşları yardıma geliyor. Ne olduğunu
anlamadan, oyuncu kendini bir bar ya da sokak kavgasının ortasında buluyor. Rol
yapma açısında ortam güzel yansıtılmış. Ancak bazı buglardan dolayı, şehirlerde
duvar kenarları ve iskele altları gibi yerlerde yönettiğimiz karakter
takılabiliyor. Mini map sistemimde ise ilginç yenilikler gelmiş. MMPORG’lardan
alışık olunduğu üzere, etraftaki, NPC’ler Quest verenler ve Vendorlar mini map
üzerinde gözüküyor. Oyunun getirdiği yenilik ise daha çok questleri
kolaylaştırmak üzerine. Bir quest alındığı zaman, haritada onun yapılacağı yer
beliriyor. Böylece arayıp bulmaya gerek kalmadan, o yöne doğru gidip quest
rahatça yapılıyor. İyi yanı insanı uğraştırmıyor, kötü yanı ise daha çok
araştırma ve macerayı sevenler için bu imkan ellerinden alınmış
olması...

i7.jpg


Tavernalar ve barlar oyunda büyük yer kaplıyor. RPG
gereği, burası bir çok görevin başlangıç noktası. Ayrıca güzelleşmek isteyen
oyuncular burada bol bol içebiliyorlar. Karşı cinsteki NPC karakterlerle
etkileşime geçmek mümkün. NPC’leri dövdükçe, altın diş gibi ganimetler düşüyor.
Hoş ve güzel bir ayrıntı. Bu ganimetleri etraftaki vendorlara satmak mümkün.
Daha değerli eşyalar ise, açık artırma yolluyla satılıyor. Şehirlerde bulunan
açık artırmacılara silahlar verildikten sonra, oyuncu bunlara bir fiyat biçiyor.
Eşyalar satılırsa, oyuncuya haber geliyor. Tekrar aynı açık artırma yapan
vendora gidip, kazanılan para rahat rahat alınıyor. Kolay pratik bir açık
artırma sistemi.Ancak kurallara ve bazı değişikliklere ihtiyacı var.

Age
of Conan’ın sunduğu Single ve Multiplayer özellikleri görevlerin daha rahat
yapılması için yaratılmış. Başta garip gelse de alışınca sorun kalmıyor.
Özellikle ana hikayeyi anlatan görevleri single player’da yapılabiliyor. Etrafta
questinize karışan oyuncular olmadan, rahat rahat görevinizi yapabiliyorsunuz.
Artılar olduğu kadar normal MMPORG kurallarına alışık olanlar için eksileri de
var. Oyun özellikle rol yapma unsurlarını ön planda tuttuğu için Rogue sınıfına
bağlı oyuncular içinde özellikler getirilmiş. Rogue’ların gündüzleyin şehirlerde
dolaşması pek akıl karı değil. Geceleyin ya da single player m****da şehirlerde
dolaşıp, rahat rahat hırsızlık yapabilirler…

Lootlama sistemi ise şu
şekilde işliyor. Bir NPC ile dövüşürken, diğer oyuncuların ona saldırma hakkı
var. Ancak oyun lootları onlar için kilitli gösteriyor. Düşmanı yenince, yere
çanta düşürüyor. NPC’lerin üzerini aramak yerine, bu çanta yada sandıkların
içini açıp lootlama yapılıyor. Oyunun dövüş sistemi, çok dövüşleri desteklediği
için, genelde etrafta birden fazla çanta bulunuyor. Ancak ekranın altında
bulunan kısa yol tuşuna tıklanınca, bu çantaların hepsi lootlanabiliyor. Belirli
bir süre açılmayan yada oyuncunun, beğenmeyip bıraktığı lootlar, diğer
oyunculara açık hale geliyor. Lootlama sisteminin en rahatsız edici yanı, sahip
olduğumuz kısıtlı bag alanı. Etrafta dolaşıp hemen her şeyi alamıyoruz.
Bulduğumuz ya da satın aldığımız bazı yiyecekler ise buff özelliği
verilmiş.

Quest sistemi genelde, şunu döv, bunu soy, bundan şu kadar
toplama, şu adamın kafasını kır şeklinde ilerliyor. Ancak oyunun esas
desteklediği şey, çoklu oyuncular ve kullanıcılar arası savaş olduğu için bu
gayet normal. Hiborya tehlikeli bir dünya, burada hayata kalmak için mutlaka
sıkı dostlara ya da bir guilde ihtiyacınız var. Zaten oyun sistemi de bunu
destekliyor. Biriyle gruba girmek çok kolay. Başka bir oyuncunun yanına gidince,
alta onunla etkileşeme girmek için kısa yollar çıkıyor. Konuşmak, arkadaş
listesine eklemek ve gruba girmek kısa yollarla kolay hale getirilmiş. Guild ve
grup bulmak için ise oyunun özel bir arayüzü var. Burada ilgili formlar
doldurulduktan sonra, arayüz oyuncular arası iletişimi sağlıyor. Tabii yine
şehrin ortasına gidip, guild ve grup arıyorum demekte bir seçenek. Oyunun PvP
sisteminin bire birden başlayıp, guildler arası savaşa giden bir düzeni var.
Guildler kendilerine bölge satın alabiliyor burayı istedikleri gibi
döşeyebiliyorlar. Aynı şekilde oyuncular, kendilerine mancınık ve koç başı gibi
silahlar yapabiliyor. Bu sayede guildler arasında devasa savaşlar yaşanıyor. Ne
de olsa savaş zamanı. Bire bir PvP’lerde ise her ırkın ve class’ın kendine has
özellikleri ön planda. Bu artılar ve eksiler savaş becerisiyle birlikte PVP
sistemini oluşturuyor. Bir taraf gizlenirken, diğer taraf ise gizlenenleri
görebilme özelliğine sahip. Hiborya tekin yer değil o yüzden PVP Serverlarında
dikkat etmek lazım. Özellikle oyunda bulunan PVP-RP Serverlarında daha da
dikkatli olmak gerekli. Oyuncular o çağı yaşamak için, daha da vahşi
olacaklardır. Hem NPC’lerle hem de oyuncularla uğraşmak zor olacak. Ancak PVP
sistemi hala gelişme aşamasında ve yer yer büyük eksikliklere
sahip…

Oyunun Level sistemi ise şu şekilde işliyor. Klasik olarak dövülen
her NPC ve yapılan her quest XP yani tecrübe puanları veriyor. Bu puanlar
biriktikçe olgunlaşıp karakterimiz Level atlıyor. Oyundaki kombolar ve büyüler,
sistem tarafından otomatik olarak veriliyor. Oyuncuya tek kalan şey bunları kısa
yollara atamak. Kısa yolları daha da etkili kırmak için, bunların bulunduğu
çubukları da değiştiren kısa yollar geliştirilmiş. Level atladıkça skill
puanları ve Feat geliştirme şansımız oluyor. Skileri geliştirdiğimi karakterin
özelliğine göre veriyoruz. Mesela bir savaşçı karakter için, dayanıklılık ve güç
önemliyken, Roguler için, tırmanma ve hızlı hareket etme daha faydalı. Bol
kaseden dağıtabileceğimiz skill puanları var. Featler ise her level için bir
tane. Kombolara yatırım yapacağımız Featler olduğu gibi, karakterin gücünü
geliştirenler de var. Oyunun Level sınırı 80. Zaten 20’ye kadar eğitimle
geçiyor, esas eğlence 50. Levelden sonra başlıyor. 80 Level olanlar için ise,
özel Dungeonlar ve savaşlar var. Halk arasındaki diliyle Harvester olanlar için
ise bir sisten geliştirilmiş. Daha çok özendirici yanı olan sistem her gün için
10 öldürme limitine sahip. 10 tane bos öldürünce, oyun daha fazla XP puanı
veriyor. Ancak sistem, minion ve düşük NPC’lerde çalışmıyor.
3



Age of Conan’ın Hiborya çağına uygun bir binek sistemi var.
Üstelik bu binek sistemi, dövüşlere ve PVP sistemine de uygun hale getirilmiş.
Oyuncular at, deve, katil gergedan ve savaş mamutu kullanılan binekler. Bu
bineklerin savaşlarda bir birlerine karşı artı ve eksileri var. At ve Deve daha
çevik ve hızlı dövüş sunarken, mamut ile gergedan, daha çok yıkıcı özelliklere
sahip.
Grafikler ve sesler Age of Conan’ın en büyük artıları. Ancak yine
grafikler oyunun en büyük eksisini de sağlıyor. Bir çok MMPORG’un aksine AoC
yüksek bir sistem istiyor. Bu da onun her türlü oyuncuya hitap etmesini
engelliyor. Gerçi son sürümü hazırlanırken, pazarlama hamlesi olarak, açıklanan
sistem özelliklerinin altında da çalışacak hale getirildi. Ancak oyun hala düşük
sistemlerde rahat çalışamıyor. Görkemleri grafikleri değil de oyunu yaşamak
isteyenler, hala rahat bir nefes alamadılar. Öte yandan oyunun Directx 10
desteği de hala hazır değil. Sesler grafiklerin detayları altında ezilmiyor.
Onları tamamlayan bir araç olmuş. Dövüşlerdeki sesler, NPC’lerin profesyonel
dublajları ve müzikler insanı büyülüyor. Dövüşlerde ki savaş çığlıkları, ayrıca
rakibin vücudunu keserken çıkan sesler gayet gerçekçi.

Kısacası, Age of
Conan: Hyborian Adventure, yanlış pazarlama taktikleri yüzünden bir çok şey
kaybediyor. Yapımcılar üst üste gelen, erteleme haberlerinin yarattığı, olumsuz
tepkileri silmek için, oyunu ön sürüm olarak piyasaya sürdü. Ancak her yerde
karşılaşılan buglar, grafik hataları, tam oturmamış oyun sistemi, oyuncuları
deli edebiliyor. Ancak Funcom teknik destek servisi, oyunun gelişimi ve
hataların giderilmesi konusunda çok titiz davranıyor. Daha şimdiden 1 gb'a yakın
patchler sürüsü yayınlandı. Oyuna başladığım andan bugüne kadar, geçen kısa
sürede bile oyunda bir çok değişiklik yapıldı. Yapımcılar, oyuncuların
desteğiyle, hataların düzeltileceğini ve yazın büyük yenilikler getireceğini
vaat ediyor. Age of Conan bu haliyle, müthiş potansiyele sahip, tüm zorlukların
üstesinden gelecek gibi duruyor ancak, ne olacağı belli de olmaz. Eğer Conan’ı
seviyorsanız, Hiborya ortamında kılıç sallamak en büyük hayalinizse bu oyun tam
size göre. Ancak MMPORG sever olarak, yeni heyecanlar arayışındasınız bu oyuna
olan tahammülünüz sizin sabrınızın sınırları kadar olacaktır. her şeye rağmen,
Age of Conan tüm rakiplerini sandallı ayakları altında ezemese de, kendine has
dövüş ve savaş sistemi sayesinde, en iyi online RPG’lerden bir
tanesi.
 
güzel konuların var teşekkür ederim verdim teşekkürünü emeğe saygı ++ =D
 
Geri
Üst